‘Neden Afganistan? Harita öyle istiyor’ diye yazdığımızda-üçüncü atıfı yapıyoruz maalesef-‘harita öyle istiyor diye gitmek zorunda değiliz’ ihtimalini de irdeliyordu. Türkiye’nin çıkarları tanımlanıp hesaplandıysa, nihai hedef belirlendiyse Ankara tarafından, ‘o zaman tamam’ da demiştik…
Bitmişti konu, sürdürmüyorlar, sürüklüyorlar, çekiştiriyorlar. Bir, Afganistan üzerine dönen neredeyse günlük on manevrayı zaten takip etmiyorlar, yani ‘bilmiyorlar’.. Onları yaz akşamlarının sakinliğinde iç politika didiştirecek konu/adam bulamadıklarında, ‘Afganistan’ı deneyelim’ aklıyla kurulan programlarda ‘vasatlar’ olarak izliyorsunuz…
İkinci grup, ‘düşünüyorum, taşınıyorum, Afganistan hangi ulusal çıkarın gereği, bir tane bulamıyorum’cular.. Türk ordusuna ‘işgalci’ deyip altına da, ‘Erdoğan koltuğunda otursun için askerlerimizi gönderecekler’, ‘Amerika’nın emrini yerine getiriyor’ minvalinde konuyu bağlıyorlar…
***
Stratejik peyzajını da, panoramasını da dört başı mamur, pusulanın dört yönünde anlattık. Afganistan’ın bu bağlama oturan önemini söyledik. Olası risk ve avantajlarını sıraladık. Bunları günlük siyasete bat(ır)madan yaptık. Hepsini kritik edip, yerin dibine sokana kadar eleştirebilirsiniz. Ama tutup, ‘askere bavul taşıtacaklar, Afganistan’ı işgal ettirecekler, Biden’a selam çakacaklar’a indirirseniz…
Buyrun bu mikrofona konuşun derler; “Türkiye Afganistan’ı yalnız bırakmamalıdır. Mutlaka orada olmalıdır”…
Herhalde Hikmet Çetin’in Ak Parti’ye mesafesi hakkında şüphe yoktur. Kaldı ki, Kabil’i iç siyasete ezdiren medyanın en aradığı kişilerden biridir. Afganistan için ‘bir bilen’ konumundadır.
Çetin sadece, ‘Türkiye Afganistan’da olmalıdır’ demiyor. ‘Mutlaka’ diyor. E, peki, Taliban? “Onunla da görüşmelidir” diyor. Görüşmekle oluyor mu?.. “Görüşme olmalı ve anlaşılmalıdır” diye bastırıyor. ‘Mutlaka orada olmalısın, bunun için mutlaka anlaş’ manasınadır…
“Taliban kabul etmezse”?..
“Risk yükselir ama tekrar söylüyorum; Türkiye ne yapıp edip Afganistan’ı yalnız bırakmamalı”…
Aynı gün, Bakan Çavuşoğlu’nun Özbekistan’da yaptığı açıklama; “Şimdi modern İpek Yolu’nun zamanıdır. Afganistan, Azerbaycan, Gürcistan, İran, Pakistan ve Türkiye’yi içeren üçlü mekanizmalarla üzerimize düşeni yapmaya çalışıyoruz. Geçmişte Orta Asya büyük güçlerin rekabet alanıydı. Bu tekrar yaşanmamalı. Bölgenin birbirine bağlı bir ekosisteme ihtiyacı var”. (Hürriyet, 17/07.)
Çetin’in gördüğü çıkar bu olabilir mi?
Öyle ise, ‘haritadır’ işte…
***
Güya yazının konusu Afganistan. Ama bunlarla uğraşmaktan okurlara sorumluluklarımızı yerine getiremiyoruz…
Kendi vasatından, tribünlerinden alkış toplamak uğruna milli güvenlik meselelerini parti yarışlarına sürenler asıl şu soruları merak etsin…
Amerikan Kongresi’nde Demokratlar ve bir kısım Cumhuriyetçi, Vietnam Savaşı’ndan bu yana görülmemiş biçimde ABD Başkanı’nın başta Ortadoğu, savaş yetkilerinin sınırlandırılmasını tartışıyor. Bush, Obama, Trump’ın kullandığı 2002 tarihli yasayı kaldırmayı oylayacaklar. Sebeplerden birisi Afganistan’daki çekilme. Bu ne demek?..
Rusya, Afganistan’daki gelişmeleri dikkate alarak Tacikistan’daki askeri varlığını, kimileri yığınak diyor, doğrudur, artırıyor.. Ne demek?..
Taliban, ABD ve İngiltere başta, Batı dünyası ile uzlaşmayı istiyor mu? İstiyorsa-ki öyle-bu ne demek?..
Rusya’nın, ABD’nin Afganistan’dan çekilmesinin ardından bizzat Putin’in ağzından, Orta Asya’daki Rus üslerini kullanabileceği teklifini Washington’a götürmesi-daha tuhaf ne olabilir-ne demek?..
Amerika’nın, Afganistan-Pakistan-Özbekistan’la birlikte yeni bir diplomatik format oluşturması ne demek? Gidiyor mu, kalıyor mu?..
17 Temmuz’da Çin Dışişleri Bakanı Şam’a gitti. Hayırdır? Suriye’ye ilgisi bilinmiyor değil Pekin’in ama Dışişleri Bakanı indirmek? Sınır komşularımız oldu üç süper güç?..
Yetmezmiş gibi yıllardır İsrail füzelerinin Suriye’ye düşmesine kafasını çeviren Rusya, şimdi roketleri vurmaya başladı. Neden?..
“Yok illa iç siyasete düşürelim Afganistan’ı” hırsında ısrarlıysanız, çalıştığınız yerden soralım; CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun, “Dünyaya sesleniyorum. Beni Erdoğan’la karıştırmayın, Kimse kaçtığı yere askerimi bekçi yapamaz. Geliyoruz ve şimdiden söyleyeyim çok çetin müzakereler sizi bekliyor. Yok öyle!” efelenmesini, muhalefetin dış politika konusundaki romantizmine mi bağlıyorsunuz, yoksa Biden yönetiminden duyduğu hayal kırıklığına mı?..
***
Daha Şanghay İşbirliği Örgütü’nün Afganistan konusundaki tutumunu, Doha oturumlarının perde arkasını, Pentagon’un Taliban’a hava saldırıları başlatmasının anlamını, İran’ın Taliban ve Afgan yönetimini Tahran’da toplayarak ne sonuç aldığını, Afganistan’daki Şii nüfus ve Hazaralar üzerindeki etkisini, Çin ve Rusya’nın Afganistan’da rakip mi ortak mı olduklarını, Afgan Genelkurmay Başkanı’nın neden Yeni Delhi’ye gideceğini, Biden’ın Afgan ve Pakistan liderleriyle birebir neler konuştuğunu, İngiltere’nin somut rolünü (!) ve en önemlisi Amerika’nın bölgede tam olarak ne yapmak istediğini, madde madde (!) yazmıyoruz bile…
Belki ‘onlar’ yanıtlamak ister?..
Ama ne cevap vereceklerini biliyoruz; ‘ne oluyorsa Erdoğan yapıyor’!..
Oysa Türkiye sadece soluyabileceği şartları oluşturmak ve kullanmak istiyor.
‘Neden Afganistan? Harita öyle istiyor’ diye yazdığımızda-üçüncü atıfı yapıyoruz maalesef-‘harita öyle istiyor diye gitmek zorunda değiliz’ ihtimalini de irdeliyordu. Türkiye’nin çıkarları tanımlanıp hesaplandıysa, nihai hedef belirlendiyse Ankara tarafından, ‘o zaman tamam’ da demiştik…
Bitmişti konu, sürdürmüyorlar, sürüklüyorlar, çekiştiriyorlar. Bir, Afganistan üzerine dönen neredeyse günlük on manevrayı zaten takip etmiyorlar, yani ‘bilmiyorlar’.. Onları yaz akşamlarının sakinliğinde iç politika didiştirecek konu/adam bulamadıklarında, ‘Afganistan’ı deneyelim’ aklıyla kurulan programlarda ‘vasatlar’ olarak izliyorsunuz…
İkinci grup, ‘düşünüyorum, taşınıyorum, Afganistan hangi ulusal çıkarın gereği, bir tane bulamıyorum’cular.. Türk ordusuna ‘işgalci’ deyip altına da, ‘Erdoğan koltuğunda otursun için askerlerimizi gönderecekler’, ‘Amerika’nın emrini yerine getiriyor’ minvalinde konuyu bağlıyorlar…
***
Stratejik peyzajını da, panoramasını da dört başı mamur, pusulanın dört yönünde anlattık. Afganistan’ın bu bağlama oturan önemini söyledik. Olası risk ve avantajlarını sıraladık. Bunları günlük siyasete bat(ır)madan yaptık. Hepsini kritik edip, yerin dibine sokana kadar eleştirebilirsiniz. Ama tutup, ‘askere bavul taşıtacaklar, Afganistan’ı işgal ettirecekler, Biden’a selam çakacaklar’a indirirseniz…
Buyrun bu mikrofona konuşun derler; “Türkiye Afganistan’ı yalnız bırakmamalıdır. Mutlaka orada olmalıdır”…
Herhalde Hikmet Çetin’in Ak Parti’ye mesafesi hakkında şüphe yoktur. Kaldı ki, Kabil’i iç siyasete ezdiren medyanın en aradığı kişilerden biridir. Afganistan için ‘bir bilen’ konumundadır.
Çetin sadece, ‘Türkiye Afganistan’da olmalıdır’ demiyor. ‘Mutlaka’ diyor. E, peki, Taliban? “Onunla da görüşmelidir” diyor. Görüşmekle oluyor mu?.. “Görüşme olmalı ve anlaşılmalıdır” diye bastırıyor. ‘Mutlaka orada olmalısın, bunun için mutlaka anlaş’ manasınadır…
“Taliban kabul etmezse”?..
“Risk yükselir ama tekrar söylüyorum; Türkiye ne yapıp edip Afganistan’ı yalnız bırakmamalı”…
Demek Sayın Çetin, diğerlerinin bulamadığı ‘ulusal çıkarı’ bulmuş.
Aynı gün, Bakan Çavuşoğlu’nun Özbekistan’da yaptığı açıklama; “Şimdi modern İpek Yolu’nun zamanıdır. Afganistan, Azerbaycan, Gürcistan, İran, Pakistan ve Türkiye’yi içeren üçlü mekanizmalarla üzerimize düşeni yapmaya çalışıyoruz. Geçmişte Orta Asya büyük güçlerin rekabet alanıydı. Bu tekrar yaşanmamalı. Bölgenin birbirine bağlı bir ekosisteme ihtiyacı var”. (Hürriyet, 17/07.)
Çetin’in gördüğü çıkar bu olabilir mi?
Öyle ise, ‘haritadır’ işte…
***
Güya yazının konusu Afganistan. Ama bunlarla uğraşmaktan okurlara sorumluluklarımızı yerine getiremiyoruz…
Kendi vasatından, tribünlerinden alkış toplamak uğruna milli güvenlik meselelerini parti yarışlarına sürenler asıl şu soruları merak etsin…
Amerikan Kongresi’nde Demokratlar ve bir kısım Cumhuriyetçi, Vietnam Savaşı’ndan bu yana görülmemiş biçimde ABD Başkanı’nın başta Ortadoğu, savaş yetkilerinin sınırlandırılmasını tartışıyor. Bush, Obama, Trump’ın kullandığı 2002 tarihli yasayı kaldırmayı oylayacaklar. Sebeplerden birisi Afganistan’daki çekilme. Bu ne demek?..
Rusya, Afganistan’daki gelişmeleri dikkate alarak Tacikistan’daki askeri varlığını, kimileri yığınak diyor, doğrudur, artırıyor.. Ne demek?..
Taliban, ABD ve İngiltere başta, Batı dünyası ile uzlaşmayı istiyor mu? İstiyorsa-ki öyle-bu ne demek?..
Pakistan’daki Afganistan büyükelçisinin kızını kaçıranlar, işkence edenler kim? Ne demek istediler?..
Rusya’nın, ABD’nin Afganistan’dan çekilmesinin ardından bizzat Putin’in ağzından, Orta Asya’daki Rus üslerini kullanabileceği teklifini Washington’a götürmesi-daha tuhaf ne olabilir-ne demek?..
Amerika’nın, Afganistan-Pakistan-Özbekistan’la birlikte yeni bir diplomatik format oluşturması ne demek? Gidiyor mu, kalıyor mu?..
17 Temmuz’da Çin Dışişleri Bakanı Şam’a gitti. Hayırdır? Suriye’ye ilgisi bilinmiyor değil Pekin’in ama Dışişleri Bakanı indirmek? Sınır komşularımız oldu üç süper güç?..
Yetmezmiş gibi yıllardır İsrail füzelerinin Suriye’ye düşmesine kafasını çeviren Rusya, şimdi roketleri vurmaya başladı. Neden?..
“Yok illa iç siyasete düşürelim Afganistan’ı” hırsında ısrarlıysanız, çalıştığınız yerden soralım; CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun, “Dünyaya sesleniyorum. Beni Erdoğan’la karıştırmayın, Kimse kaçtığı yere askerimi bekçi yapamaz. Geliyoruz ve şimdiden söyleyeyim çok çetin müzakereler sizi bekliyor. Yok öyle!” efelenmesini, muhalefetin dış politika konusundaki romantizmine mi bağlıyorsunuz, yoksa Biden yönetiminden duyduğu hayal kırıklığına mı?..
***
Daha Şanghay İşbirliği Örgütü’nün Afganistan konusundaki tutumunu, Doha oturumlarının perde arkasını, Pentagon’un Taliban’a hava saldırıları başlatmasının anlamını, İran’ın Taliban ve Afgan yönetimini Tahran’da toplayarak ne sonuç aldığını, Afganistan’daki Şii nüfus ve Hazaralar üzerindeki etkisini, Çin ve Rusya’nın Afganistan’da rakip mi ortak mı olduklarını, Afgan Genelkurmay Başkanı’nın neden Yeni Delhi’ye gideceğini, Biden’ın Afgan ve Pakistan liderleriyle birebir neler konuştuğunu, İngiltere’nin somut rolünü (!) ve en önemlisi Amerika’nın bölgede tam olarak ne yapmak istediğini, madde madde (!) yazmıyoruz bile…
Belki ‘onlar’ yanıtlamak ister?..
Ama ne cevap vereceklerini biliyoruz; ‘ne oluyorsa Erdoğan yapıyor’!..
Oysa Türkiye sadece soluyabileceği şartları oluşturmak ve kullanmak istiyor.
Hepsi bu…
Yol…
Savaş şekil değiştiriyor…
Yana yana…
‘Berlin in Berlin’: Altılı masayı büyüklerin masasına oturtalım mı?
Türkiye-ABD: Ankara kasislerde yavaşlıyor ama geçiyor…
Türkiye-ABD: Ankara kasislerde yavaşlıyor ama geçiyor…
Lejant…
‘Doğu Yakası’ndan sıra dışı haberler
Moskova-Kiev-İstanbul ve çölde bir yer…
Amerika Rusya’yı mı kuşatıyor yoksa dünya Amerika’yı mı?
Ankara’nın küresel krizlerdeki rolü oyunu artırıyor mu?
Stratejisiz emperyalizm ve İncili Kaftan…
Barışa kaç km var: Muharebe alanının gerçek durumu…
Antalya zirvesi, İsrail ziyareti, Biden telefonu…
‘Alfabenin gizli harfleri’…
III. Cehennem’in kapısında
Sizin ‘ittifakınızı’ yerim ben…
Ukrayna: Canlı canlı parçalanmak…
Türkiye-NATO: 70 uzun yıl…
Olimpiyatların jeopolitiği…
NATO ‘savaş’ derse Ankara ne der…
Sizi gidi ‘Amerikancı illüzyonistler’ sizi…
‘Statü’…
ABD ile Rusya’nın arasına girelim mi, girmeyelim mi?
Kızıl nota…
ABD’ye 4 yıl ömür biçen Profesör; ‘İntikam için geliyorlar’…
Balkanlar’ın garantörü…
Batı’ya ‘bir daha deneyelim’ mi dedik?..
Kazakistan: Pentagon’un virüs laboratuvarları…
Dikişler atıyor: Kazakistan…
‘5’li nükleer açıklama…
‘Türkiye’nin ruhunu arayan adam’ın dış politikası…
‘Yıkılan kule’…
Dünyanın kenarları keskindir…
Ekonomiyi ve seçimleri aştıktan sonra…
‘Bir masaları ve üzerinde Amerikan bayrakları vardı’…
Çarklar Türkiye’ye dönüyor…
‘Soğuk Dağ’…
‘Jenga’…
İsrail-Türkiye: Af yok, zaten tövbe de yok…
BAE-Türkiye: Af yok, tövbe var…
NATO’nun şimdi bize ihtiyacı var: ABD’yle helalleşelim mi?
Açık oyun…
Ne kadar yakından bakarsanız o kadar az görürsünüz…
‘Stratejik Aile’: Türk Devletleri Teşkilatı…
Sümüklü Greta’nın ‘yeşil’ devrimi…
Daha basit nasıl anlatılır ki?..
Çin, Türkiye’yi neden ısırdı?..
Büyükelçiler tamam da küçük elçileri ne yapacağız!..
MOSSAD’a operasyonu ancak Türkiye yapabilirdi…
Seçim manyetiği: Mavi, Kırmızı, Turkuaz!..
Sınıra dayanmış müttefik…
Uzağı görme eksersizleri…
Yin… Yang…
36 42 kuzey, 26 45 doğu…
ABD’ye çok ayıp ediyorsunuz!..
Melodiyi duyuyor musunuz…
‘Beton diplomasisi’, çimento kafalar ve ‘kitap’…
PKK’yı kime emanet edersiniz?..
Amerika gibi davranmak…
Orta Asya’nın ortak kümesi…
Alakasızlar…
‘Küçük Amerikalılar’…
İşkillenmekte haklısınız: Amerikan askerlerini kim öldürdü?
Türkiye’nin seçimi: Afganistan büyük haritayı doğuya çekiyor…
Orta Asya’yı tamamlayalım, inadına Pasifik’e gidelim!
Afganistan’da artık kesin kalmalıyız…
Amerika Afganistan’dan düşerken…
‘Kaderiniz Türkiye’!..
‘Durum’!..
Politik kundakçılar: ‘Help Turkey’ kimden yardım istiyor?..
‘Bataklığın’ anatomisi: Kaosa iniş…
Dış politikada özne ‘atmosferdir’…
‘Sürpriz’…
‘Aklımızda’…
Mumcu, MOSSAD, 28 Şubat, 15 Temmuz…
‘Sonsuz Savaş’ın ‘gölge orduları’…
Amerikan lekesi…
Otobüs durağındaki ıslak belgeler…
Neden Afganistan? Harita öyle istiyor!..
Ölü adamın günlüğü…
‘Stratejik vasiyetname’…
30 dakika…
‘Amerikancı mahfiller’, Erdoğan-Biden buluşmasını doğru anladı mı?
Yama…
Az kullanılan yol…
Arkada çalsın…
İttifakın adını koyalım, yok çünkü…
Türkiye günde kaç adım atmalı?..
Şamar oğlanı…
Filistin füzeleri bizdeki tapınakçıları da vurur mu?
Mutasyonlu NATO, Zafer Takı Generalleri, Türkiye’siz Avrupa…
Birinci bölümün sonu…
Türkiye-Almanya-Fransa: Askerî rahatsızlıklar…
Haziran egzersizleri…
‘Soykırım’ derse.. Demezse…
Karadeniz’de bir yerlerde…
Niko’yu anladık ama bir de Miçotakis var!..
Yeni tip küresel liderlik: Türkiye örneği…
Bildiri ‘Mavi Vatan’a yaradı mı?..
Türkiye bu dengede nerede’: Mönüye bakıyoruz!
Alacakaranlıktan yeniden güneşe: İngiltere-Türkiye…
‘Yol haritası’ değil, ‘Türk Atlası’…
Bizi hiç ilgilendirmeyen konular ya bizimle ilgilenirse…
Piramidin dış açıları…
Türk hasadı…
Gri pusula…
Bir dış politika silahı: ‘insan hakları ve demokrasi’…
Veliaht çıplak!..
İran gambiti…
NATO: Türkiye ‘takım’a dönerken…
Mehmet Ağar: Bu olaylar neticesinde başka siyasi beklentiler var ise, açık söyleyeyim, o olmaz!
Robert Kolej üniversite olsun diye atom reaktörü teklif ettiler!
Çizgiyi bozmayalım…
Esneme hareketlerinin entropisi…
Kendi kendine…
Aleksi Navalni’nin sıradan ama elverişli hayatı…
Prof. Vamık Volkan: Marslılar saldırsa birlik olurduk, virüs saldırınca dağıldık…
Geri sayım: Birinci gün!..
Dijital çete…
İtidal ve kaygı: Küreselcilere Şaman darbesi…
Daha S400’ü hazmedemediler, bir de nükleer silah yaparsanız…
‘Alıklar konfederasyonu’…
Türkiye’nin Washington’a ‘üzerinde düşün’ dediği…
Altın Oran…
Anahtar sizdeyken deliğinden bakar mısınız?..
Eskiz…
Altılı…
Ağır roman…
‘Muhteşem müttefik’…
Ucuz roman…
‘Şeytan Kumaşı’nın terzileri…
Alman savaş gemisinin saldırısı ‘kendimizi Avrupa’da görüyoruz’a cevap mı?..
Yeni reformlar Biden’a ‘hoş geldin’ mi?
Korku taraf değiştiriyor…
İngiliz istihbaratının Ankara ziyareti…
Biden’ı alamet saymak tam bir ‘iç ezikler’ kafası…
‘Yeni Dünya’yı anlamayan ABD Başkanı seçilirse…
Ankara-Bakü ittifakından Rusya mı rahatsız ABD mi?
Nehrin kıyısında bekleyen ülke…
Stratejik Kartlar yükselen güçleri sürükler…
Çok fonksiyonlu denklemler…
Kafkas çemberi: Çıkmaya çalışan yanar...
‘Arada’ bir yerlerde…
Kafkaslar-Ortadoğu-Akdeniz: Kuşatmayı yarma adımları!..
Dünyanın kalpgâhında iki devlet bir millet…
Kim kazandı kim kaybetti...
Kim kazandı kim kaybetti...
Rus-Çin-Türkiye ve ABD-Alman-Japon imparatorlukları...
‘Türkiye’nin hikâyesi’...
Diplomasinin ucundaki süngü...
Çark...
Sahnedekiler,arkasındakiler,suflörler...
Bu sefer kaybetmeyeceğiz çünkü hepsi ‘birden’ çözülecek!
Dengesizlik ihtiyacı...
Biz de İsrail’le anlaşalım mı?
Stüdyolarda ‘Altın Buzağı’ ayinleri...
‘Doğru zaman ve doğru mekân’a giriş: AKDENİZ!..
Mısır-Yunanistan anlaşmasını kimler imzaladı!..
Sessizlikte olup bitenler
Muhalif ‘müttefik’...
Komşudaki düşman...
Ankara eski hesapları kapatıyor...
Dünyanın merkezine seyahat...
Vatiyye’nin perde arkası ve sonrası...
Sessiz Afgan...
Süper lig...
Zamanın ruhunu aşarken...
Ankara’nın başarısı, iç muhalefet kadar dışarının da kof olduğunu görmesidir...
Rusya, Akdeniz’deki varlığı için Türk tarihine meydan okuyor...
Türk-Yunan savaşının ‘matematiği’...
Kaos fihristi birinci bölüm: Alametler...
Daha az mavi, daha çok sarı...
Küresel şehir efsanesi olarak Çin-Rus ittifakı!..
Robot resim...
Amerikan sürüsünün kara kuzuları...
Ortadoğu’nun gizli hazinesi...
Joker!..
Düzensiz hizalanmalar...
Dünya Sağlık Örgütü enfekte mi?..
Sistem entübe...
Şecere...
‘Yeni Düzen’in ilk adayı...
Eylül: Eski düzenin sonbaharı...
Elçi...
Kissinger’la salgın ve dünya düzeni üzerine...
Virüsün ebeveynleri!..
Biz eve kapanacağız, Türkiye değil...
Virüs’ün kontrolü Çin’e geçerken...
Temasla gelen düzen: Yeni Dünya!..
Virüs’ün kontrolü Çin’e geçerken...
Jeopolitik vadeli işlemler...
Temas noktası...
5 Mart...
‘Çekilin’, ‘savaşa hazırız, peki siz hazır mısınız’ demektir...
‘İdlib’ten sonra sıra Amerika’da!..
Turkuaz Nota…
Üçüncü yol...
‘Çekilin’, ‘Savaşa hazırız, Peki siz hazır mısınız’ demektir...