
Berat Kurtuluş Vesilemiz Olsun
Korona virüs salgınının tüm dünyayı, Müslümanları ve ülkemizi ciddi biçimde etkilediği sıkıntılı ve zorlu bir zaman diliminde bir mübarek gece imdadımıza yetişti hamdolsun: Berat Gecesi…
Evet, bu akşam Berat Gecesi... Diğer isimleriyle; Leyletü Nısf-ı Şa‘bân (Şaban’ın Yarısı Gecesi), Leyle-i Mübarek (Mübarek Gece), Leyle-i Rahmet (Rahmet Gecesi), Leyle-i Sakk (Belge Gecesi)…
Kök anlamı ‘kurtulmak, iyileşmek’ olan “Berat” (Berâet); ‘borçtan, suçtan, cezadan, hastalıktan kurtulmak, iyileşmek, uzaklaşmak, arınmak/temizlenmek’ anlamlarına gelir. Dinî anlamı ise; günahlardan, kötülüklerden arınıp temize çıkmak, ilâhî af ve rahmete nail olmak, erişmektir.
Rabbim, Berat gecemizi her türlü günahtan, kötülükten, hastalıktan; özellikle de şu an ülkemizi ve dünyamızı kasıp kavuran virüs belasından kurtulmamıza, arınmamıza, iyileşmemize vesile kılsın.
Allah ve Rasûlünün inkârcı müşriklerden berî olduğunu ilan eden Tevbe sûresinin bir adı da “Berâe” olup, bu, ‘şirke ve küfre karşı bir ültimatom, bir kesin uyarı ve son ihtar’ demektir.
Öyleyse bizler, bu geceden başlayarak; küfre, şirke, haramlara, günahlara karşı tavizsiz ve kararlı bir mücadeleye girmeli ve bunlardan tamamen arınıp berî (uzak) olmalıyız ki kurtuluşa erebilelim.
Yine bugün ve gecede Allah’a yürekten dua, tövbe, istiğfar ve ibadet ederek kendi hata, kusur ve günahlarımızdan arınma çabası içinde olmalıyız. Rasulüllah’tan (s.a) yapılan rivayetler bu yöndedir:
“Şaban ayının yarısı gelince; gecesini namazla, gündüzünü oruçla geçirin. Allah, güneş batınca dünya semasına tecelli eder ve şöyle der: ‘Benden af dileyen yok mu, affedeyim. Rızık isteyen yok mu, rızık vereyim. Şifa isteyen yok mu, şifa vereyim.’ Bu, böylece ‘var mı, var mı...’ diye şafak sökünceye kadar sürer.” (İbn Mâce, 1388) “Şâban’ın on beşinci gecesini ibadetle geçiren kişinin kalbi, kalplerin öldüğü günde ölmez.” (İbn Mâce, 1782) “Yüce Allah, Şaban’ın on beşinci gecesinde, Kelb kabilesinin koyunlarının tüyleri sayısından daha çok insanı cehennemden kurtarır. Ancak, kendisine şirk koşanların, Müslümanlara karşı kin ve düşmanlık besleyenlerin, akrabalarıyla bağını koparanların, kibirlilerin, ana-babasına isyankâr olanların ve içki içmeye devam edenlerin (Ahmed b.Hanbel’de “... ve kâhin, büyücü, zina düşkünü olanların…”) yüzüne bakmaz.” (Tirmizî, Savm 39; İbn Mâce, İkâmet 191)
Elbette Allah’ın affına nail olabilmek için yalnız bir gece değil, sürekli tövbe-istiğfar, ibadet gerekir.
Ayrıca; İkrime ve bir grup âlime göre, Kur’ân Levh-i Mahfuz’dan topluca dünya semasına bu gece indirilmiştir: “Apaçık Kitab’a yemin olsun ki, Biz Kur’ân’ı mübarek bir gecede indirdik.” (Duhân 44/3)
O halde, bu gece Kur’ân okuyarak, onun “hayat verici” mesajlarını kalbimize tekrar indirelim.
Yine, Kıble’nin Mescid-i Aksâ’dan Mescid-i Haram’a çevrilmesinin; hicretin 2. yılında, Şaban ayının 15’inde vuku bulmasını hatırlayarak; bu gece kıble tashihi/tahkimi ve istikamet tekidi yapalım.
Gelin, bugün ve geceyi, oruçla, namazla, tövbe ve istiğfarla geçirip Rasûlüllah (s.a) gibi dua edelim:
“Allah’ım! Gazabından rızana, cezandan affına sığınıyorum. Allah’ım! Senden yine Sana sığınıyorum. Sana yaptığım övgüyü, Senin kendine yaptığın övgü ölçüsünde yapmaktan âciz olduğumu itiraf ederim. Senin komşuluğun ve yakınlığın, azizliktir. Senin senâ edilip övülmen yücedir. Senin ordun mağlup edilemez. Sen, vaat ettiğin şeyde, vaadinden dönmezsin. Senden başka ilâh, Senden başka ma‘bûd yoktur.” (Müslim, Salât 222)
Özellikle böyle mübarek zamanlarda Rabbimizden çokça af dileyerek şöyle diyelim:
“Allahım! Sen çok affedicisin, affetmeyi seversin; beni de affet.” (Tirmizî, Daavât 84)
Kur’ân-ı Kerim’de Rabbimiz, yüce zatına yalvarıp yakararak dua ve niyaz edelim diye şımarık ve günahkâr kullarını çeşitli sıkıntı, hastalık, darlık ve zorluklarla imtihan ettiğini açıklıyor:
“(Bize) Yalvarıp yakarsınlar diye, onları yoksulluk ve darlık/hastalıkla sınadık.” (En‘âm 6/42; A‘râf 7/94)
Böyle sıkıntı, zorluk, darlık ve hastalık durumlarında ise görevimiz; “en güzel tarzda sabredip”, doğru olanı yapmaya, doğru yolda ve doğru istikamette yürümeye devam etmektir.
“O halde sen, en güzel şekilde sabret.” (Meâric 70/5)
Bütün günah, kötülük ve hastalık kirlerimizden arınmak, zorluklara sabredebilmek duasıyla...