Alternatif başlığım da şu; ‘Bidencıların yüzüne tükürebilirsiniz’!..
Fena yapışmış ağzımıza.. ‘Kim kurtarır Afganistan’ı’ dendiğinde hâlâ, ‘ABD ve NATO liderliğinde daha güçlü ‘koalisyon ordusu’ diyenler var.. ‘Diyenler var’ deyince ‘az’ anlamayın, başkasını akıl eden zaten yok…
Hoş, Afganistan’ı geçtik bölgeyi bilen ne kadar, tüm haber kanallarında bu vesileyle gördük.. Sabah gazetede ne okuduysa akşama TV’de pazarlayan, sabaha dediğinin tersine dönen dünyaya uyanan bir vasat. En ufak fikirleri yok…
Sosyal medyayı yerden yere vuruyoruz ama dünya hallerine meraklı bir grup var orada ve feraseti ‘popüler Türk entelektüelini’ fersah katlar…
‘Böyle bir güç yok’u anlayamadık. Çok zorlanıyoruz. Anlaşalım; ABD yenildi!. Anladınız?. Clear?. Bitti. Over! ABD, Afganistan’dan düştü. Hangi NATO hangi ABD ordusu hangi birleşik görev kuvveti gelip ‘kurtaracaksa’ buyursun görelim…
Önce Kafkasya’da yenildiler.. Az evvelinde Avrupa’da, ‘Atlantik İttifaktı’nda, hadi yenildiler demeyelim, ‘bozgun’ uygundur.. Şimdi Afganistan ve arkası gelirse, Irak, Suriye nihayet, bizim güney sınırımızın tamamında…
***
Amerikan gücündeki çökmeyi görmek için bunlara ihtiyaç yok aslında.. Kabil’de kendisine hizmet edenleri kurtarmak için yırtınıyor hatta yalvarıyor ama bir-iki gerçekten siyasi/maddi desteğe muhtaç ülke dışında yüz veren yok.
Afganistan sınırındaki ülkeleri denediler terslendiler, adres göstererek Türkiye’yi denediler terslendiler.. Neler teklif ediyorlar, duysanız siz utanırsınız.
Amerikan basını haklarını veriyor doğrusu; Biden yönetimini, Dışişleri ve Savunma Bakanı dahil itin kulağına sokup çıkarıyorlar. Blinken’e canlı yayında, “Başkan Biden, ‘Afganistan’da Saygon’daki gibi elçilikten helikopterle kurtarılan insanları göremeyeceksiniz’ demişti, buyrun görüntüler bunlar” dediler.. Yüzünü görmeliydiniz! Uçaktan insanlar düştü…
Hani iki resim yayınlanıyor ya.. Biri Vietnam’da elçiliğin damından helikopterle kaçırılan Amerikalılar (1975), diğeri Afganistan’daki.. Yaklaşık 50 yıl diyelim.. Bizde 75 yıldır..
Amerika’nın bu ülkeye yaşattığı rezillik ne zaman başladı? 2001, 11 Eylül. 11 Eylül’ün tohumlarını eken de Amerika. (1979-89) Sonunda kadın, çoluk-çocuk, bebek milyon insanı katledip, tahliye uçaklarının tekerleklerinin altında sivilleri ezip, onursuzca kaçıp gittiler…
Soru şu; neden ABD bu kadar ortadayken, sadece biz değil, tüm dünya peşinden gittik?..
11 Eylül büyük trajedi, adi terörizmdi, diyecek bir şey yok. Biz de yanlarında yer aldık.. Terörizmle hep ve her türüyle mücadele ettiğimiz için ilkesel yanlışımız olmadı…
Ama o gün Amerikan yönetimi diğer ülkeleri arayıp, “ya bizimle ya karşımızdasınız” dedi.. Teröre karşı sizin yanınızdayız ama ‘artık siyaseten yanınızda değiliz’ demek lazımmış…
‘Dile kolay’ dediğinizi duyar gibiyim.. 15 Temmuz dile kolay mıydı?! Her ‘yarım evet’ ülkelere felaket getirdi.
Amerika şu an bizden daha iyi görüyor dünyanın daha çok “hayır” dediğini. Türkiye de “hayır” diyor; konjonktürel kimi iyileşme, ‘idari adımlara’ bakıp, süngü düşmesin…
***
Gelelim ABD-Taliban arasındaki “anlaşmaya”.. ABD’nin çekilmesi ve ülkenin ‘inanılmaz hızla’ Taliban’ın eline geçmesindeki sırra!..
Amerika’nın Kabil’in akıbeti hakkındaki istihbarat ve dışişleri tahminlerini gördünüz değil mi? Kötü senaryo, yani daha az ihtimal saydıkları 90 günde Taliban’ın başkente girişini son beş gün içinde üç kez revize ettiler ve Kabil saatler içinde düştü! Yani 20 yıl kaldıkları ülkede daha önlerini göremiyorlar!
Kolay ve hızlı olması Taliban ile ABD’nin gizli planları olduğu yönünde haklı şüphe yarattı…
Hem doğru hem yanlış!..
İkisi arasında bir anlaşma var. Doha’da açıklanan metnin dışında yazılı ve gizli bir anlaşma. Belgeli. Emekli Büyükelçi Naci Koru bunu BM Güvenlik Konseyi raporunu incelerken görmüş. Anlaşmaya ilave ‘gizli ekler’den söz ediyor. (16/08, Hürriyet, F. Çekirge.)
İşin doğru kısmı bu ve ortaya çıkması dahi önemli ama uzlaşının amacı ABD’nin çekilişi sırasında Taliban’ın tehlikeli hareketlerini önlemek. Amerika muhtemelen, çekildikten sonra Taliban’ın ABD’ye yönelik eylemlere girmemesi ve El Kaide’den uzak durması konusunda da söz istemiştir.
Gelgelelim; ABD Mayıs 2020’deki bu anlaşmanın şartlarını hemen bozduğu için, örneğin çekilme tarihlerine uymadığı için, Taliban zaten kendi bildiği gibi hareket etmeye başlamıştı.
Ha, Taliban iktidarını sağlama alana kadar tüm taraflarla iyi ilişki kurma arzusu zaten taşıyor. Anlaşma gereği değil, aynı hatayı tekrarlamamak için!
***
Yanlış tarafı; yakın gelecekte Amerikan politikalarına uygun olarak Taliban’ın hareket edeceği, Çin, Rusya, Türkiye, sınır olduğu ülkelere yönelik bir Washington aklı kuracağına ilişkin anlaşma…
Bu yok. Zaten mümkün gözükmüyor. Hayatın akışına aykırı; ABD’nin bunu hayatta tutacak gücü bulunmuyor! Öyle olsa zaten çekilmez, kaçmazdı!
Böylesi planın varlığına inanmak aslında ilk bölümde bahsettiğimiz ‘ağıza yapışma’nın psikolojisi ile ilgili. ABD’ye yönelik şüpheci davranmakta beis yok. Fakat artık satranç oynayacak, gambit kuracak stratejik akıl ABD’de yok!
Geriye son hesaplaşmalar kalıyor; Trump’ın gittiği andan itibaren Biden’a yatan ‘yerlileri’ utanmaya nasıl ikna/afişe edeceğimiz ile.. Türkiye’nin Afganistan’da kalıp kalmayacağına ilişkin finali yapmak.
Bu satırların yazarı hiç bir zaman ‘havaalanı’ işletmesi üzerinden coğrafyada bulunma ihtiyacını savunmadı.
‘Harita istiyor’ üzerinden yürüdü. Şimdi ‘Afganistan’da bulunmak için sebep kalmadı’ diyenlerin temel itirazı, “ABD’nin dediklerini yapıyorlar’ın bittiğini de görerek asıl şimdi ‘büyük resim’e gülümseme zamanıdır…
Alternatif başlığım da şu; ‘Bidencıların yüzüne tükürebilirsiniz’!..
Fena yapışmış ağzımıza.. ‘Kim kurtarır Afganistan’ı’ dendiğinde hâlâ, ‘ABD ve NATO liderliğinde daha güçlü ‘koalisyon ordusu’ diyenler var.. ‘Diyenler var’ deyince ‘az’ anlamayın, başkasını akıl eden zaten yok…
Hoş, Afganistan’ı geçtik bölgeyi bilen ne kadar, tüm haber kanallarında bu vesileyle gördük.. Sabah gazetede ne okuduysa akşama TV’de pazarlayan, sabaha dediğinin tersine dönen dünyaya uyanan bir vasat. En ufak fikirleri yok…
Sosyal medyayı yerden yere vuruyoruz ama dünya hallerine meraklı bir grup var orada ve feraseti ‘popüler Türk entelektüelini’ fersah katlar…
‘Böyle bir güç yok’u anlayamadık. Çok zorlanıyoruz. Anlaşalım; ABD yenildi!. Anladınız?. Clear?. Bitti. Over! ABD, Afganistan’dan düştü. Hangi NATO hangi ABD ordusu hangi birleşik görev kuvveti gelip ‘kurtaracaksa’ buyursun görelim…
Önce Kafkasya’da yenildiler.. Az evvelinde Avrupa’da, ‘Atlantik İttifaktı’nda, hadi yenildiler demeyelim, ‘bozgun’ uygundur.. Şimdi Afganistan ve arkası gelirse, Irak, Suriye nihayet, bizim güney sınırımızın tamamında…
***
Amerikan gücündeki çökmeyi görmek için bunlara ihtiyaç yok aslında.. Kabil’de kendisine hizmet edenleri kurtarmak için yırtınıyor hatta yalvarıyor ama bir-iki gerçekten siyasi/maddi desteğe muhtaç ülke dışında yüz veren yok.
Afganistan sınırındaki ülkeleri denediler terslendiler, adres göstererek Türkiye’yi denediler terslendiler.. Neler teklif ediyorlar, duysanız siz utanırsınız.
Amerikan basını haklarını veriyor doğrusu; Biden yönetimini, Dışişleri ve Savunma Bakanı dahil itin kulağına sokup çıkarıyorlar. Blinken’e canlı yayında, “Başkan Biden, ‘Afganistan’da Saygon’daki gibi elçilikten helikopterle kurtarılan insanları göremeyeceksiniz’ demişti, buyrun görüntüler bunlar” dediler.. Yüzünü görmeliydiniz! Uçaktan insanlar düştü…
Hani iki resim yayınlanıyor ya.. Biri Vietnam’da elçiliğin damından helikopterle kaçırılan Amerikalılar (1975), diğeri Afganistan’daki.. Yaklaşık 50 yıl diyelim.. Bizde 75 yıldır..
Amerika’nın bu ülkeye yaşattığı rezillik ne zaman başladı? 2001, 11 Eylül. 11 Eylül’ün tohumlarını eken de Amerika. (1979-89) Sonunda kadın, çoluk-çocuk, bebek milyon insanı katledip, tahliye uçaklarının tekerleklerinin altında sivilleri ezip, onursuzca kaçıp gittiler…
Soru şu; neden ABD bu kadar ortadayken, sadece biz değil, tüm dünya peşinden gittik?..
11 Eylül büyük trajedi, adi terörizmdi, diyecek bir şey yok. Biz de yanlarında yer aldık.. Terörizmle hep ve her türüyle mücadele ettiğimiz için ilkesel yanlışımız olmadı…
Ama o gün Amerikan yönetimi diğer ülkeleri arayıp, “ya bizimle ya karşımızdasınız” dedi.. Teröre karşı sizin yanınızdayız ama ‘artık siyaseten yanınızda değiliz’ demek lazımmış…
‘Dile kolay’ dediğinizi duyar gibiyim.. 15 Temmuz dile kolay mıydı?! Her ‘yarım evet’ ülkelere felaket getirdi.
Amerika şu an bizden daha iyi görüyor dünyanın daha çok “hayır” dediğini. Türkiye de “hayır” diyor; konjonktürel kimi iyileşme, ‘idari adımlara’ bakıp, süngü düşmesin…
***
Gelelim ABD-Taliban arasındaki “anlaşmaya”.. ABD’nin çekilmesi ve ülkenin ‘inanılmaz hızla’ Taliban’ın eline geçmesindeki sırra!..
Amerika’nın Kabil’in akıbeti hakkındaki istihbarat ve dışişleri tahminlerini gördünüz değil mi? Kötü senaryo, yani daha az ihtimal saydıkları 90 günde Taliban’ın başkente girişini son beş gün içinde üç kez revize ettiler ve Kabil saatler içinde düştü! Yani 20 yıl kaldıkları ülkede daha önlerini göremiyorlar!
Kolay ve hızlı olması Taliban ile ABD’nin gizli planları olduğu yönünde haklı şüphe yarattı…
Hem doğru hem yanlış!..
İkisi arasında bir anlaşma var. Doha’da açıklanan metnin dışında yazılı ve gizli bir anlaşma. Belgeli. Emekli Büyükelçi Naci Koru bunu BM Güvenlik Konseyi raporunu incelerken görmüş. Anlaşmaya ilave ‘gizli ekler’den söz ediyor. (16/08, Hürriyet, F. Çekirge.)
İşin doğru kısmı bu ve ortaya çıkması dahi önemli ama uzlaşının amacı ABD’nin çekilişi sırasında Taliban’ın tehlikeli hareketlerini önlemek. Amerika muhtemelen, çekildikten sonra Taliban’ın ABD’ye yönelik eylemlere girmemesi ve El Kaide’den uzak durması konusunda da söz istemiştir.
Gelgelelim; ABD Mayıs 2020’deki bu anlaşmanın şartlarını hemen bozduğu için, örneğin çekilme tarihlerine uymadığı için, Taliban zaten kendi bildiği gibi hareket etmeye başlamıştı.
Ha, Taliban iktidarını sağlama alana kadar tüm taraflarla iyi ilişki kurma arzusu zaten taşıyor. Anlaşma gereği değil, aynı hatayı tekrarlamamak için!
***
Yanlış tarafı; yakın gelecekte Amerikan politikalarına uygun olarak Taliban’ın hareket edeceği, Çin, Rusya, Türkiye, sınır olduğu ülkelere yönelik bir Washington aklı kuracağına ilişkin anlaşma…
Bu yok. Zaten mümkün gözükmüyor. Hayatın akışına aykırı; ABD’nin bunu hayatta tutacak gücü bulunmuyor! Öyle olsa zaten çekilmez, kaçmazdı!
Böylesi planın varlığına inanmak aslında ilk bölümde bahsettiğimiz ‘ağıza yapışma’nın psikolojisi ile ilgili. ABD’ye yönelik şüpheci davranmakta beis yok. Fakat artık satranç oynayacak, gambit kuracak stratejik akıl ABD’de yok!
Geriye son hesaplaşmalar kalıyor; Trump’ın gittiği andan itibaren Biden’a yatan ‘yerlileri’ utanmaya nasıl ikna/afişe edeceğimiz ile.. Türkiye’nin Afganistan’da kalıp kalmayacağına ilişkin finali yapmak.
Bu satırların yazarı hiç bir zaman ‘havaalanı’ işletmesi üzerinden coğrafyada bulunma ihtiyacını savunmadı.
‘Harita istiyor’ üzerinden yürüdü. Şimdi ‘Afganistan’da bulunmak için sebep kalmadı’ diyenlerin temel itirazı, “ABD’nin dediklerini yapıyorlar’ın bittiğini de görerek asıl şimdi ‘büyük resim’e gülümseme zamanıdır…
Yol…
Savaş şekil değiştiriyor…
Yana yana…
‘Berlin in Berlin’: Altılı masayı büyüklerin masasına oturtalım mı?
Türkiye-ABD: Ankara kasislerde yavaşlıyor ama geçiyor…
Türkiye-ABD: Ankara kasislerde yavaşlıyor ama geçiyor…
Lejant…
‘Doğu Yakası’ndan sıra dışı haberler
Moskova-Kiev-İstanbul ve çölde bir yer…
Amerika Rusya’yı mı kuşatıyor yoksa dünya Amerika’yı mı?
Ankara’nın küresel krizlerdeki rolü oyunu artırıyor mu?
Stratejisiz emperyalizm ve İncili Kaftan…
Barışa kaç km var: Muharebe alanının gerçek durumu…
Antalya zirvesi, İsrail ziyareti, Biden telefonu…
‘Alfabenin gizli harfleri’…
III. Cehennem’in kapısında
Sizin ‘ittifakınızı’ yerim ben…
Ukrayna: Canlı canlı parçalanmak…
Türkiye-NATO: 70 uzun yıl…
Olimpiyatların jeopolitiği…
NATO ‘savaş’ derse Ankara ne der…
Sizi gidi ‘Amerikancı illüzyonistler’ sizi…
‘Statü’…
ABD ile Rusya’nın arasına girelim mi, girmeyelim mi?
Kızıl nota…
ABD’ye 4 yıl ömür biçen Profesör; ‘İntikam için geliyorlar’…
Balkanlar’ın garantörü…
Batı’ya ‘bir daha deneyelim’ mi dedik?..
Kazakistan: Pentagon’un virüs laboratuvarları…
Dikişler atıyor: Kazakistan…
‘5’li nükleer açıklama…
‘Türkiye’nin ruhunu arayan adam’ın dış politikası…
‘Yıkılan kule’…
Dünyanın kenarları keskindir…
Ekonomiyi ve seçimleri aştıktan sonra…
‘Bir masaları ve üzerinde Amerikan bayrakları vardı’…
Çarklar Türkiye’ye dönüyor…
‘Soğuk Dağ’…
‘Jenga’…
İsrail-Türkiye: Af yok, zaten tövbe de yok…
BAE-Türkiye: Af yok, tövbe var…
NATO’nun şimdi bize ihtiyacı var: ABD’yle helalleşelim mi?
Açık oyun…
Ne kadar yakından bakarsanız o kadar az görürsünüz…
‘Stratejik Aile’: Türk Devletleri Teşkilatı…
Sümüklü Greta’nın ‘yeşil’ devrimi…
Daha basit nasıl anlatılır ki?..
Çin, Türkiye’yi neden ısırdı?..
Büyükelçiler tamam da küçük elçileri ne yapacağız!..
MOSSAD’a operasyonu ancak Türkiye yapabilirdi…
Seçim manyetiği: Mavi, Kırmızı, Turkuaz!..
Sınıra dayanmış müttefik…
Uzağı görme eksersizleri…
Yin… Yang…
36 42 kuzey, 26 45 doğu…
ABD’ye çok ayıp ediyorsunuz!..
Melodiyi duyuyor musunuz…
‘Beton diplomasisi’, çimento kafalar ve ‘kitap’…
PKK’yı kime emanet edersiniz?..
Amerika gibi davranmak…
Orta Asya’nın ortak kümesi…
Alakasızlar…
‘Küçük Amerikalılar’…
İşkillenmekte haklısınız: Amerikan askerlerini kim öldürdü?
Türkiye’nin seçimi: Afganistan büyük haritayı doğuya çekiyor…
Orta Asya’yı tamamlayalım, inadına Pasifik’e gidelim!
Afganistan’da artık kesin kalmalıyız…
Amerika Afganistan’dan düşerken…
‘Kaderiniz Türkiye’!..
‘Durum’!..
Politik kundakçılar: ‘Help Turkey’ kimden yardım istiyor?..
‘Bataklığın’ anatomisi: Kaosa iniş…
Dış politikada özne ‘atmosferdir’…
‘Sürpriz’…
‘Aklımızda’…
Mumcu, MOSSAD, 28 Şubat, 15 Temmuz…
‘Sonsuz Savaş’ın ‘gölge orduları’…
Amerikan lekesi…
Otobüs durağındaki ıslak belgeler…
Neden Afganistan? Harita öyle istiyor!..
Ölü adamın günlüğü…
‘Stratejik vasiyetname’…
30 dakika…
‘Amerikancı mahfiller’, Erdoğan-Biden buluşmasını doğru anladı mı?
Yama…
Az kullanılan yol…
Arkada çalsın…
İttifakın adını koyalım, yok çünkü…
Türkiye günde kaç adım atmalı?..
Şamar oğlanı…
Filistin füzeleri bizdeki tapınakçıları da vurur mu?
Mutasyonlu NATO, Zafer Takı Generalleri, Türkiye’siz Avrupa…
Birinci bölümün sonu…
Türkiye-Almanya-Fransa: Askerî rahatsızlıklar…
Haziran egzersizleri…
‘Soykırım’ derse.. Demezse…
Karadeniz’de bir yerlerde…
Niko’yu anladık ama bir de Miçotakis var!..
Yeni tip küresel liderlik: Türkiye örneği…
Bildiri ‘Mavi Vatan’a yaradı mı?..
Türkiye bu dengede nerede’: Mönüye bakıyoruz!
Alacakaranlıktan yeniden güneşe: İngiltere-Türkiye…
‘Yol haritası’ değil, ‘Türk Atlası’…
Bizi hiç ilgilendirmeyen konular ya bizimle ilgilenirse…
Piramidin dış açıları…
Türk hasadı…
Gri pusula…
Bir dış politika silahı: ‘insan hakları ve demokrasi’…
Veliaht çıplak!..
İran gambiti…
NATO: Türkiye ‘takım’a dönerken…
Mehmet Ağar: Bu olaylar neticesinde başka siyasi beklentiler var ise, açık söyleyeyim, o olmaz!
Robert Kolej üniversite olsun diye atom reaktörü teklif ettiler!
Çizgiyi bozmayalım…
Esneme hareketlerinin entropisi…
Kendi kendine…
Aleksi Navalni’nin sıradan ama elverişli hayatı…
Prof. Vamık Volkan: Marslılar saldırsa birlik olurduk, virüs saldırınca dağıldık…
Geri sayım: Birinci gün!..
Dijital çete…
İtidal ve kaygı: Küreselcilere Şaman darbesi…
Daha S400’ü hazmedemediler, bir de nükleer silah yaparsanız…
‘Alıklar konfederasyonu’…
Türkiye’nin Washington’a ‘üzerinde düşün’ dediği…
Altın Oran…
Anahtar sizdeyken deliğinden bakar mısınız?..
Eskiz…
Altılı…
Ağır roman…
‘Muhteşem müttefik’…
Ucuz roman…
‘Şeytan Kumaşı’nın terzileri…
Alman savaş gemisinin saldırısı ‘kendimizi Avrupa’da görüyoruz’a cevap mı?..
Yeni reformlar Biden’a ‘hoş geldin’ mi?
Korku taraf değiştiriyor…
İngiliz istihbaratının Ankara ziyareti…
Biden’ı alamet saymak tam bir ‘iç ezikler’ kafası…
‘Yeni Dünya’yı anlamayan ABD Başkanı seçilirse…
Ankara-Bakü ittifakından Rusya mı rahatsız ABD mi?
Nehrin kıyısında bekleyen ülke…
Stratejik Kartlar yükselen güçleri sürükler…
Çok fonksiyonlu denklemler…
Kafkas çemberi: Çıkmaya çalışan yanar...
‘Arada’ bir yerlerde…
Kafkaslar-Ortadoğu-Akdeniz: Kuşatmayı yarma adımları!..
Dünyanın kalpgâhında iki devlet bir millet…
Kim kazandı kim kaybetti...
Kim kazandı kim kaybetti...
Rus-Çin-Türkiye ve ABD-Alman-Japon imparatorlukları...
‘Türkiye’nin hikâyesi’...
Diplomasinin ucundaki süngü...
Çark...
Sahnedekiler,arkasındakiler,suflörler...
Bu sefer kaybetmeyeceğiz çünkü hepsi ‘birden’ çözülecek!
Dengesizlik ihtiyacı...
Biz de İsrail’le anlaşalım mı?
Stüdyolarda ‘Altın Buzağı’ ayinleri...
‘Doğru zaman ve doğru mekân’a giriş: AKDENİZ!..
Mısır-Yunanistan anlaşmasını kimler imzaladı!..
Sessizlikte olup bitenler
Muhalif ‘müttefik’...
Komşudaki düşman...
Ankara eski hesapları kapatıyor...
Dünyanın merkezine seyahat...
Vatiyye’nin perde arkası ve sonrası...
Sessiz Afgan...
Süper lig...
Zamanın ruhunu aşarken...
Ankara’nın başarısı, iç muhalefet kadar dışarının da kof olduğunu görmesidir...
Rusya, Akdeniz’deki varlığı için Türk tarihine meydan okuyor...
Türk-Yunan savaşının ‘matematiği’...
Kaos fihristi birinci bölüm: Alametler...
Daha az mavi, daha çok sarı...
Küresel şehir efsanesi olarak Çin-Rus ittifakı!..
Robot resim...
Amerikan sürüsünün kara kuzuları...
Ortadoğu’nun gizli hazinesi...
Joker!..
Düzensiz hizalanmalar...
Dünya Sağlık Örgütü enfekte mi?..
Sistem entübe...
Şecere...
‘Yeni Düzen’in ilk adayı...
Eylül: Eski düzenin sonbaharı...
Elçi...
Kissinger’la salgın ve dünya düzeni üzerine...
Virüsün ebeveynleri!..
Biz eve kapanacağız, Türkiye değil...
Virüs’ün kontrolü Çin’e geçerken...
Temasla gelen düzen: Yeni Dünya!..
Virüs’ün kontrolü Çin’e geçerken...
Jeopolitik vadeli işlemler...
Temas noktası...
5 Mart...
‘Çekilin’, ‘savaşa hazırız, peki siz hazır mısınız’ demektir...
‘İdlib’ten sonra sıra Amerika’da!..
Turkuaz Nota…
Üçüncü yol...
‘Çekilin’, ‘Savaşa hazırız, Peki siz hazır mısınız’ demektir...