İşkillenmekte haklısınız: Amerikan askerlerini kim öldürdü?
İşkillenmekte haklısınız: Amerikan askerlerini kim öldürdü?
28 Agustos 2021
Nedret Ersanel
Fırsat kaçtı. ‘Yazık oldu’ diyebiliriz. Biliyoruz, Türkiye zorladı, diplomatik görüşmelerin sayı ve süresi dahi ‘bayıcı’ rakamlara ulaştı, ama ‘şartlar oluşmadığı için’, Afganistan’dan ‘şimdilik’ ayrıldık…
Yeniden kazanılamayacak bir pozisyonu kaybetmedik. Ama zaman kaybettik…
Çabalara şahidiz ama ıvır-zıvır, çamur atmak için, günlük siyasetin pisliğini sıvamak için hükümete saldıranların yanında, ‘burada tutunmalıydık’ demek, stratejik ve yapıcı eleştiri olur ve dahi Türkiye’nin menfaatinedir…
Ama.. Samimi mazerettir, hayıflanarak kabul ediyoruz; ‘şartlar oluşmadı’.. Kaybetmedik, kazanmadık da.. Beraberlikleri artık sevmediğimizden ‘vah’lanıyoruz…
Gönül isterdi ki, biliyoruz Ankara da öyle istedi; Çin ve Rusya gibi, Pakistan ve Afganistan gibi, üstte Türk Cumhuriyetleri, bilhassa Azerbaycan gibi.. Hadi, İran’ı, gönül çelmeye çalışan BAE’yi, yan gözle ABD’ye bakarak Taliban’a yanaşan Arabistan’ı saymayın.. İkinci raund, Pasifik’te başlayacakken.. Hepsi alenen veya zımnen, ‘burada ABD’yi istemiyoruz’ derken.. Orada olmalıydık…
Afganistan’ı tamamen anlıyoruz.. Ülkelerinde yabancı güç istemiyorlardı.. Eyvallah.. Üzüntümüz, ‘biz onlar gibi’ değildik. Bunu bildiklerini ikili görüşmelerde birden çok kez yüzümüze söyledikleri için müsterihiz…
Havaalanında Türkiye’den teknik yardım alma ve yeni hükümetle birlikte Afganistan’ın yanında olmamız arzularını, ‘teselli’ olarak değil, memnuniyetle kabul ediyoruz.
Ne zaman ve nasıl isterlerse…
***
Gelelim perşembe akşamı ülkede yaşanan seri patlamalara, sonuçlarına ve olağan şüpheliler listesine…
İlk söylenmesi gereken şudur; ABD askerini ve düzinelerce sivili öldüren terör saldırıları, ABD ile Taliban arasında daha yüksek düzeyde işbirliğine yol açacak…
Pentagon’un meşum kolu CENTCOM’un komutanı kamuoyuna, Afganistan’daki terör tehditleri hakkında Taliban ile bilgi paylaştıklarını açıkladı. CIA Direktörü’nün geçtiğimiz hafta başında Taliban’la ‘direkt’ temasını da hatırladığımızda ‘paylaşımın’ fiili halini görebiliyoruz. Amerika, bu bilgilerin işe yaradığını, daha doğrusu ‘bir kısmını’ engellediğini söylüyor. Engelleyemedikleri bunlarsa?..
Biden saldırıların olduğu gün Beyaz Saray’dan DAEŞ’e yükselirken, “Affetmeyeceğiz. Unutmayacağız. Yakalayacağız ve ödeteceğiz” dedi.. Doğru tercüme etmeliyiz; Artık Kabil’deki Taliban hükümetinin dışlanması Washington için seçenek değildir…
Kabil saldırıları, Amerika’nın Taliban’a yaklaşımında yeniden hesaplamalar yapmasını zorunlu kılıyor. Nereye varır.. Afganistan’dan bahsediyoruz, kendileri bile kestiremiyor ama bir eşiği işaretliyoruz. Şu an ülkedeki Taliban hâkimiyeti, iki taraf arasında yeni angajmanları mecburi kılıyor…
Bu da bizi ABD’nin hayli zamandır ‘konaklayacak yer bulmaya çalıştığı ama zorlandığı’ CIA için Kabil’i yeniden olanaklı hale getiriyor! Aynı adrese elçiliğin açılışını da ekleyebiliriz…
***
Bu bağlamda, Dışişleri Bakanı Blinken’ın 25’inde yaptığı açıklamaların üzerinden geçebiliriz; “Afganistan’da Taliban liderliğindeki herhangi bir hükümetle ilişkimizi basit bir önermeye dayanarak değerlendireceğiz: çıkarlarımız. Bu ilişki çıkarlarımızı ilerletmemize yardımcı olur mu olmaz mı. Taliban ile ilişki kurmak çıkarlarımızı ilerletiyor”…
Peki duygular karşılıklı mı?..
Taliban da tüm diğer siyasi iktidar adayları gibi pragmatik. Tanınma, uluslararası meşruiyet, uluslararası fonlarda bloke paraların serbest bırakılması, Dünya Bankası ve IMF gibi kurumların sıkmaya başladıkları vidaları gevşetmesi, ABD ile anlaşmalarında teşvik edici olacaktır. Blinken’ın dediği gibi, ‘çıkarlar’ meselesi.
Kaldı ki, ilişkilerdeki bu müspet fırsat, Taliban hükümetini sağlamlaştırırken, ülkenin çeşitli bölgelerinde tomurcuklanmaya başlayan muhalif hareketlere ‘akıllı olun’ mesajı da taşıyacaktır…
***
Öyle veya böyle, Taliban için son saldırılar dönüm noktası oluşturacak. ‘Şans’. Afganistan beklenmedik hızla ABD için terörle mücadele ve zamanla diğer hedeflere yönelebilecek, bu potansiyeli besleyen bir cephe devleti haline gelebilecektir! İlişkinin kalitesine bağlı olarak, ABD beklenti ve taleplerine açık hale evrilebilecektir.
Bizim Biden’cılar, Taliban’ın insan, özellikle kadın haklarındaki karne kırıklarını Ankara’nın girişimleri yüzünden Türkiye’ye yıkmaya çalışırken, ABD ve zamanla diğer Batı ülkeleri bunları daha çok görmezden gelecektir…
***
Saldırıların ve Afganistan sorununun Amerikan iç politikası üzerindeki baskısını da izlemeliyiz. Biden’ın konuşmasında bu eziğin izlerini net gördük. Kaybettiği oğlunu bile masaya sürdü.
Kamuoyu yoklamaları-şu an için-gelecek Başkanlık seçimlerinde Biden’a şans tanımayan eğriler çiziyor. Bir de ara seçimler var. Çıkacak menfi sonuç, Kongre’deki Beyaz Saray etkisini güçten düşürebilir. Bu ciddi bir siyasi krizdir…
Bunun bizim ve bölge açısından sezilmesi gereken sonuçlarından biri, Çin ve Rusya’yla mücadele kapasitesini sakatlayacak olmasıdır. Amerikan müttefiklerine şimdiden etki ediyor; son G7 zirvesinde bu kırığın acıları hissedildi…
Nihayetinde yol Rusya ve Çin’e bağlanıyor. Oradaki soru da şudur ve asıl meseledir: ‘Taliban son tahlilde hangi ülke ile stratejik işbirliği yapacak’?..
Şu an ve ağırlıklı ihtimal-hâlâ-Çin’dir…
***
Saldırıların arkasını sorgulayan şüphe bulutları da kolay dağılmayacak. İşkillenenler ve ‘Komplo Teorileri’ için meşru zemin var. Onları da salı günü (31 Ağustos) Akıl Odası’nda buluştuğumuzda konuşalım…
Fırsat kaçtı. ‘Yazık oldu’ diyebiliriz. Biliyoruz, Türkiye zorladı, diplomatik görüşmelerin sayı ve süresi dahi ‘bayıcı’ rakamlara ulaştı, ama ‘şartlar oluşmadığı için’, Afganistan’dan ‘şimdilik’ ayrıldık…
Yeniden kazanılamayacak bir pozisyonu kaybetmedik. Ama zaman kaybettik…
Çabalara şahidiz ama ıvır-zıvır, çamur atmak için, günlük siyasetin pisliğini sıvamak için hükümete saldıranların yanında, ‘burada tutunmalıydık’ demek, stratejik ve yapıcı eleştiri olur ve dahi Türkiye’nin menfaatinedir…
Ama.. Samimi mazerettir, hayıflanarak kabul ediyoruz; ‘şartlar oluşmadı’.. Kaybetmedik, kazanmadık da.. Beraberlikleri artık sevmediğimizden ‘vah’lanıyoruz…
Gönül isterdi ki, biliyoruz Ankara da öyle istedi; Çin ve Rusya gibi, Pakistan ve Afganistan gibi, üstte Türk Cumhuriyetleri, bilhassa Azerbaycan gibi.. Hadi, İran’ı, gönül çelmeye çalışan BAE’yi, yan gözle ABD’ye bakarak Taliban’a yanaşan Arabistan’ı saymayın.. İkinci raund, Pasifik’te başlayacakken.. Hepsi alenen veya zımnen, ‘burada ABD’yi istemiyoruz’ derken.. Orada olmalıydık…
Afganistan’ı tamamen anlıyoruz.. Ülkelerinde yabancı güç istemiyorlardı.. Eyvallah.. Üzüntümüz, ‘biz onlar gibi’ değildik. Bunu bildiklerini ikili görüşmelerde birden çok kez yüzümüze söyledikleri için müsterihiz…
Havaalanında Türkiye’den teknik yardım alma ve yeni hükümetle birlikte Afganistan’ın yanında olmamız arzularını, ‘teselli’ olarak değil, memnuniyetle kabul ediyoruz.
Ne zaman ve nasıl isterlerse…
***
Gelelim perşembe akşamı ülkede yaşanan seri patlamalara, sonuçlarına ve olağan şüpheliler listesine…
İlk söylenmesi gereken şudur; ABD askerini ve düzinelerce sivili öldüren terör saldırıları, ABD ile Taliban arasında daha yüksek düzeyde işbirliğine yol açacak…
Pentagon’un meşum kolu CENTCOM’un komutanı kamuoyuna, Afganistan’daki terör tehditleri hakkında Taliban ile bilgi paylaştıklarını açıkladı. CIA Direktörü’nün geçtiğimiz hafta başında Taliban’la ‘direkt’ temasını da hatırladığımızda ‘paylaşımın’ fiili halini görebiliyoruz. Amerika, bu bilgilerin işe yaradığını, daha doğrusu ‘bir kısmını’ engellediğini söylüyor. Engelleyemedikleri bunlarsa?..
Biden saldırıların olduğu gün Beyaz Saray’dan DAEŞ’e yükselirken, “Affetmeyeceğiz. Unutmayacağız. Yakalayacağız ve ödeteceğiz” dedi.. Doğru tercüme etmeliyiz; Artık Kabil’deki Taliban hükümetinin dışlanması Washington için seçenek değildir…
Kabil saldırıları, Amerika’nın Taliban’a yaklaşımında yeniden hesaplamalar yapmasını zorunlu kılıyor. Nereye varır.. Afganistan’dan bahsediyoruz, kendileri bile kestiremiyor ama bir eşiği işaretliyoruz. Şu an ülkedeki Taliban hâkimiyeti, iki taraf arasında yeni angajmanları mecburi kılıyor…
Bu da bizi ABD’nin hayli zamandır ‘konaklayacak yer bulmaya çalıştığı ama zorlandığı’ CIA için Kabil’i yeniden olanaklı hale getiriyor! Aynı adrese elçiliğin açılışını da ekleyebiliriz…
***
Bu bağlamda, Dışişleri Bakanı Blinken’ın 25’inde yaptığı açıklamaların üzerinden geçebiliriz; “Afganistan’da Taliban liderliğindeki herhangi bir hükümetle ilişkimizi basit bir önermeye dayanarak değerlendireceğiz: çıkarlarımız. Bu ilişki çıkarlarımızı ilerletmemize yardımcı olur mu olmaz mı. Taliban ile ilişki kurmak çıkarlarımızı ilerletiyor”…
Peki duygular karşılıklı mı?..
Taliban da tüm diğer siyasi iktidar adayları gibi pragmatik. Tanınma, uluslararası meşruiyet, uluslararası fonlarda bloke paraların serbest bırakılması, Dünya Bankası ve IMF gibi kurumların sıkmaya başladıkları vidaları gevşetmesi, ABD ile anlaşmalarında teşvik edici olacaktır. Blinken’ın dediği gibi, ‘çıkarlar’ meselesi.
Kaldı ki, ilişkilerdeki bu müspet fırsat, Taliban hükümetini sağlamlaştırırken, ülkenin çeşitli bölgelerinde tomurcuklanmaya başlayan muhalif hareketlere ‘akıllı olun’ mesajı da taşıyacaktır…
***
Öyle veya böyle, Taliban için son saldırılar dönüm noktası oluşturacak. ‘Şans’. Afganistan beklenmedik hızla ABD için terörle mücadele ve zamanla diğer hedeflere yönelebilecek, bu potansiyeli besleyen bir cephe devleti haline gelebilecektir! İlişkinin kalitesine bağlı olarak, ABD beklenti ve taleplerine açık hale evrilebilecektir.
Bizim Biden’cılar, Taliban’ın insan, özellikle kadın haklarındaki karne kırıklarını Ankara’nın girişimleri yüzünden Türkiye’ye yıkmaya çalışırken, ABD ve zamanla diğer Batı ülkeleri bunları daha çok görmezden gelecektir…
***
Saldırıların ve Afganistan sorununun Amerikan iç politikası üzerindeki baskısını da izlemeliyiz. Biden’ın konuşmasında bu eziğin izlerini net gördük. Kaybettiği oğlunu bile masaya sürdü.
Kamuoyu yoklamaları-şu an için-gelecek Başkanlık seçimlerinde Biden’a şans tanımayan eğriler çiziyor. Bir de ara seçimler var. Çıkacak menfi sonuç, Kongre’deki Beyaz Saray etkisini güçten düşürebilir. Bu ciddi bir siyasi krizdir…
Bunun bizim ve bölge açısından sezilmesi gereken sonuçlarından biri, Çin ve Rusya’yla mücadele kapasitesini sakatlayacak olmasıdır. Amerikan müttefiklerine şimdiden etki ediyor; son G7 zirvesinde bu kırığın acıları hissedildi…
Nihayetinde yol Rusya ve Çin’e bağlanıyor. Oradaki soru da şudur ve asıl meseledir: ‘Taliban son tahlilde hangi ülke ile stratejik işbirliği yapacak’?..
Şu an ve ağırlıklı ihtimal-hâlâ-Çin’dir…
***
Saldırıların arkasını sorgulayan şüphe bulutları da kolay dağılmayacak. İşkillenenler ve ‘Komplo Teorileri’ için meşru zemin var. Onları da salı günü (31 Ağustos) Akıl Odası’nda buluştuğumuzda konuşalım…
Yol…
Savaş şekil değiştiriyor…
Yana yana…
‘Berlin in Berlin’: Altılı masayı büyüklerin masasına oturtalım mı?
Türkiye-ABD: Ankara kasislerde yavaşlıyor ama geçiyor…
Türkiye-ABD: Ankara kasislerde yavaşlıyor ama geçiyor…
Lejant…
‘Doğu Yakası’ndan sıra dışı haberler
Moskova-Kiev-İstanbul ve çölde bir yer…
Amerika Rusya’yı mı kuşatıyor yoksa dünya Amerika’yı mı?
Ankara’nın küresel krizlerdeki rolü oyunu artırıyor mu?
Stratejisiz emperyalizm ve İncili Kaftan…
Barışa kaç km var: Muharebe alanının gerçek durumu…
Antalya zirvesi, İsrail ziyareti, Biden telefonu…
‘Alfabenin gizli harfleri’…
III. Cehennem’in kapısında
Sizin ‘ittifakınızı’ yerim ben…
Ukrayna: Canlı canlı parçalanmak…
Türkiye-NATO: 70 uzun yıl…
Olimpiyatların jeopolitiği…
NATO ‘savaş’ derse Ankara ne der…
Sizi gidi ‘Amerikancı illüzyonistler’ sizi…
‘Statü’…
ABD ile Rusya’nın arasına girelim mi, girmeyelim mi?
Kızıl nota…
ABD’ye 4 yıl ömür biçen Profesör; ‘İntikam için geliyorlar’…
Balkanlar’ın garantörü…
Batı’ya ‘bir daha deneyelim’ mi dedik?..
Kazakistan: Pentagon’un virüs laboratuvarları…
Dikişler atıyor: Kazakistan…
‘5’li nükleer açıklama…
‘Türkiye’nin ruhunu arayan adam’ın dış politikası…
‘Yıkılan kule’…
Dünyanın kenarları keskindir…
Ekonomiyi ve seçimleri aştıktan sonra…
‘Bir masaları ve üzerinde Amerikan bayrakları vardı’…
Çarklar Türkiye’ye dönüyor…
‘Soğuk Dağ’…
‘Jenga’…
İsrail-Türkiye: Af yok, zaten tövbe de yok…
BAE-Türkiye: Af yok, tövbe var…
NATO’nun şimdi bize ihtiyacı var: ABD’yle helalleşelim mi?
Açık oyun…
Ne kadar yakından bakarsanız o kadar az görürsünüz…
‘Stratejik Aile’: Türk Devletleri Teşkilatı…
Sümüklü Greta’nın ‘yeşil’ devrimi…
Daha basit nasıl anlatılır ki?..
Çin, Türkiye’yi neden ısırdı?..
Büyükelçiler tamam da küçük elçileri ne yapacağız!..
MOSSAD’a operasyonu ancak Türkiye yapabilirdi…
Seçim manyetiği: Mavi, Kırmızı, Turkuaz!..
Sınıra dayanmış müttefik…
Uzağı görme eksersizleri…
Yin… Yang…
36 42 kuzey, 26 45 doğu…
ABD’ye çok ayıp ediyorsunuz!..
Melodiyi duyuyor musunuz…
‘Beton diplomasisi’, çimento kafalar ve ‘kitap’…
PKK’yı kime emanet edersiniz?..
Amerika gibi davranmak…
Orta Asya’nın ortak kümesi…
Alakasızlar…
‘Küçük Amerikalılar’…
İşkillenmekte haklısınız: Amerikan askerlerini kim öldürdü?
Türkiye’nin seçimi: Afganistan büyük haritayı doğuya çekiyor…
Orta Asya’yı tamamlayalım, inadına Pasifik’e gidelim!
Afganistan’da artık kesin kalmalıyız…
Amerika Afganistan’dan düşerken…
‘Kaderiniz Türkiye’!..
‘Durum’!..
Politik kundakçılar: ‘Help Turkey’ kimden yardım istiyor?..
‘Bataklığın’ anatomisi: Kaosa iniş…
Dış politikada özne ‘atmosferdir’…
‘Sürpriz’…
‘Aklımızda’…
Mumcu, MOSSAD, 28 Şubat, 15 Temmuz…
‘Sonsuz Savaş’ın ‘gölge orduları’…
Amerikan lekesi…
Otobüs durağındaki ıslak belgeler…
Neden Afganistan? Harita öyle istiyor!..
Ölü adamın günlüğü…
‘Stratejik vasiyetname’…
30 dakika…
‘Amerikancı mahfiller’, Erdoğan-Biden buluşmasını doğru anladı mı?
Yama…
Az kullanılan yol…
Arkada çalsın…
İttifakın adını koyalım, yok çünkü…
Türkiye günde kaç adım atmalı?..
Şamar oğlanı…
Filistin füzeleri bizdeki tapınakçıları da vurur mu?
Mutasyonlu NATO, Zafer Takı Generalleri, Türkiye’siz Avrupa…
Birinci bölümün sonu…
Türkiye-Almanya-Fransa: Askerî rahatsızlıklar…
Haziran egzersizleri…
‘Soykırım’ derse.. Demezse…
Karadeniz’de bir yerlerde…
Niko’yu anladık ama bir de Miçotakis var!..
Yeni tip küresel liderlik: Türkiye örneği…
Bildiri ‘Mavi Vatan’a yaradı mı?..
Türkiye bu dengede nerede’: Mönüye bakıyoruz!
Alacakaranlıktan yeniden güneşe: İngiltere-Türkiye…
‘Yol haritası’ değil, ‘Türk Atlası’…
Bizi hiç ilgilendirmeyen konular ya bizimle ilgilenirse…
Piramidin dış açıları…
Türk hasadı…
Gri pusula…
Bir dış politika silahı: ‘insan hakları ve demokrasi’…
Veliaht çıplak!..
İran gambiti…
NATO: Türkiye ‘takım’a dönerken…
Mehmet Ağar: Bu olaylar neticesinde başka siyasi beklentiler var ise, açık söyleyeyim, o olmaz!
Robert Kolej üniversite olsun diye atom reaktörü teklif ettiler!
Çizgiyi bozmayalım…
Esneme hareketlerinin entropisi…
Kendi kendine…
Aleksi Navalni’nin sıradan ama elverişli hayatı…
Prof. Vamık Volkan: Marslılar saldırsa birlik olurduk, virüs saldırınca dağıldık…
Geri sayım: Birinci gün!..
Dijital çete…
İtidal ve kaygı: Küreselcilere Şaman darbesi…
Daha S400’ü hazmedemediler, bir de nükleer silah yaparsanız…
‘Alıklar konfederasyonu’…
Türkiye’nin Washington’a ‘üzerinde düşün’ dediği…
Altın Oran…
Anahtar sizdeyken deliğinden bakar mısınız?..
Eskiz…
Altılı…
Ağır roman…
‘Muhteşem müttefik’…
Ucuz roman…
‘Şeytan Kumaşı’nın terzileri…
Alman savaş gemisinin saldırısı ‘kendimizi Avrupa’da görüyoruz’a cevap mı?..
Yeni reformlar Biden’a ‘hoş geldin’ mi?
Korku taraf değiştiriyor…
İngiliz istihbaratının Ankara ziyareti…
Biden’ı alamet saymak tam bir ‘iç ezikler’ kafası…
‘Yeni Dünya’yı anlamayan ABD Başkanı seçilirse…
Ankara-Bakü ittifakından Rusya mı rahatsız ABD mi?
Nehrin kıyısında bekleyen ülke…
Stratejik Kartlar yükselen güçleri sürükler…
Çok fonksiyonlu denklemler…
Kafkas çemberi: Çıkmaya çalışan yanar...
‘Arada’ bir yerlerde…
Kafkaslar-Ortadoğu-Akdeniz: Kuşatmayı yarma adımları!..
Dünyanın kalpgâhında iki devlet bir millet…
Kim kazandı kim kaybetti...
Kim kazandı kim kaybetti...
Rus-Çin-Türkiye ve ABD-Alman-Japon imparatorlukları...
‘Türkiye’nin hikâyesi’...
Diplomasinin ucundaki süngü...
Çark...
Sahnedekiler,arkasındakiler,suflörler...
Bu sefer kaybetmeyeceğiz çünkü hepsi ‘birden’ çözülecek!
Dengesizlik ihtiyacı...
Biz de İsrail’le anlaşalım mı?
Stüdyolarda ‘Altın Buzağı’ ayinleri...
‘Doğru zaman ve doğru mekân’a giriş: AKDENİZ!..
Mısır-Yunanistan anlaşmasını kimler imzaladı!..
Sessizlikte olup bitenler
Muhalif ‘müttefik’...
Komşudaki düşman...
Ankara eski hesapları kapatıyor...
Dünyanın merkezine seyahat...
Vatiyye’nin perde arkası ve sonrası...
Sessiz Afgan...
Süper lig...
Zamanın ruhunu aşarken...
Ankara’nın başarısı, iç muhalefet kadar dışarının da kof olduğunu görmesidir...
Rusya, Akdeniz’deki varlığı için Türk tarihine meydan okuyor...
Türk-Yunan savaşının ‘matematiği’...
Kaos fihristi birinci bölüm: Alametler...
Daha az mavi, daha çok sarı...
Küresel şehir efsanesi olarak Çin-Rus ittifakı!..
Robot resim...
Amerikan sürüsünün kara kuzuları...
Ortadoğu’nun gizli hazinesi...
Joker!..
Düzensiz hizalanmalar...
Dünya Sağlık Örgütü enfekte mi?..
Sistem entübe...
Şecere...
‘Yeni Düzen’in ilk adayı...
Eylül: Eski düzenin sonbaharı...
Elçi...
Kissinger’la salgın ve dünya düzeni üzerine...
Virüsün ebeveynleri!..
Biz eve kapanacağız, Türkiye değil...
Virüs’ün kontrolü Çin’e geçerken...
Temasla gelen düzen: Yeni Dünya!..
Virüs’ün kontrolü Çin’e geçerken...
Jeopolitik vadeli işlemler...
Temas noktası...
5 Mart...
‘Çekilin’, ‘savaşa hazırız, peki siz hazır mısınız’ demektir...
‘İdlib’ten sonra sıra Amerika’da!..
Turkuaz Nota…
Üçüncü yol...
‘Çekilin’, ‘Savaşa hazırız, Peki siz hazır mısınız’ demektir...